27 Temmuz 2010 Salı

bi şeyler...

aslında ben geçen hafta çalışmaya başladım yani bu tatilden sonraki ikinci haftam ama hala tatil sendromu geçmedi, bu sene biraz uzun mu sürdü ne, sanki her gün yeni tatilden gelmişim gibi hissedip sıkıntı yapıyorum kendime....

hava çok sıcak ve işte-evde sürekli klimalı ortamda olmak beni acayip yoruyor bazen oksijen almak istiyorum balkona çıkıyorum en fazla bir kaç dakika durup vazgeçiyorum...

bişey yapıyorum, aslında herkes beni uyarıyor, yok öyle yapma şöyle yap diye, sonra gidiyorum kendi istediğimi yapıyorum ama pişman oluyorum ve evet keşke yapmasaydım diye beynimi yiyiyorum. pazar gününden beri beynimi yiyen bir konu var artık unutmak istiyorum...

2,5 yaş aşımız vardı bu hafta sonu doktordaydık. Bu yaşa gelene kadar olan bütün doktor kontrolleri bizim için bir işkenceydi, aşı olsun ya da olmasın Dilâ hiç hoşlanmıyordu doktora gitmekten. sürekli doktora giden bir çocukta değil sadece rutin kontroller ve aşılar için ama hiç hoşlanmıyordu. doktorun onu muayene etmesi mucize, çoğu zaman kucağımda sırtını dinlemeye çalışıyordu adam biz bin takla atıyorduk biraz sakinleştirebilmek için. cumartesi günü doktora gittik, kucağımda konuşmalarımızı dinledi ilk defa sakince, muayene başlarken eyvah dedim biriktirdi biriktirdi şimdi patlayacak. hayır öyle olmadı, sakince yattı, biraz içini çekti, doktorun işini bitirmesini bekledi, gözlerini tek bir noktaya dikerek. sonra hemşire geldi aşıyı getirdi, tamam dedim işte şimdi başlıyor. hayır yine öyle olmadı gözler yine aynı noktada tek bir kıpırdanma ya da gözyaşı olmadan aşısını da oldu.
hepimiz şok, hemşire aşı olupta ağlamayan bir çocuk ilk defa görüyorum diyor, biz de Dilâ'nın ağlamadığını ilk defa görüyoruz dedik, büyüyor mu ne :)
ama kötü oldum, gözlerini tek bir noktaya dikip kendini sıkması içimi bir tuhaf yaptı çıktıktan sonra keşke ağlasaydı dedim eşime, yüzüme tuhaf tuhaf baktı....

hani parmakla gösterdiğimiz ilişkiler vardır ya, her dakikaları sevgi-aşk doludur, bunu anlarsın hissedersin, onlardan biri daha bitiyor, üzgünüm hem de çok...

twittera bulaştım, acayip eğleniyorum, pazar günü kardeşimle birlikte valiz almak için Özdilek'e uğradık, o valizlere bakarken ben de sıkıntıdan twitlere bakıyordum, baktım Işın Karaca "Bursa'ya giriş, ilk iş havlu almak" yazmış, kardeşimi valizlerin yanında bırakıp havluların yanına gittim. baktım orada aceleyle havlu seçiyor :))

kolundaki kelebek dövmesine bayıldım, yaptırmak istiyorum dövme, ama nereme ve nasıl birşey yaptırmak istediğime bir türlü karar veremediğim için sürekli erteliyorum. aslında bileğimin içine kızımın doğum tarihini yazdırmak istiyorum en belirgin şey kafamdaki bu ama bilek içindeki rakamlarla ilgili bişeyler duydum ne kadar doğru bilmiyorum.

acayip çok dondurma yiyiyorum, algida çikolata parçacıklı, bir oturuşta bir kutuyu bitirebilirim kesin ama kendimi tutup iki gecede bitiriyorum bir kutuyu, eve gidip dondurma kutusunu alıp city of angels izlemek istiyorum, uzun zamandır izlemedim özledim...

işte böyle şeyler bu aralar...