4 Kasım 2009 Çarşamba

superman olmak lazım...


o kadar hızlı geçiyor ki günler, hiç bişey anlamadan bitiyor ve yenisi başlıyor
acayip yorgun hissediyorum bugünlerde kendimi, sonbaharın getirmiş olduğu bi durum mu yoksa gerçekten yaşlanıyor muyum anlamıyorum..
hiç bir şeye yetişememe durumu var, kendine vakit ayıramama, kızıma yeterince vakit ayırama, kafamdan geçen düşüncelere bile yetişemiyorum bu aralar...
bazen ev hanımı olarak hayal ediyorum kendimi, sabahları ofise gelirken sürekli pencerelere bakıyorum, kimin çalışıp kimin ev hanımı olduğunu tahmin etmeye çalışıyorum ve kendimi onların yerine koyuyorum..
uyanmalı diyorum sabah çok erken olmayan bir saatte, gerinerek ve yatak keyfi yaparak çıkmalı yataktan, yavaşça banyoya gitmeli, acele etmeye gerek yok oranın bile tadını çıkarmak lazım, sonra mutfağa doğru yol almalı ama önce televizyona bir göz atmalı..
iki dilim ekmek kızartmalı, çilek reçeli bazen nutella ve bir fincan kahve yeter bu sabah çaya gerek yok demeli..
böyle uzayıp giden, sonunda çamaşır yıkanan, kurutulan, evde yapılamayan bir sürü iş için planlar yapılan, öğleden sonraları mutlaka dışarıda bir arkadaşla geçirilen, aheste hareketle alışveriş merkezlerinin dolaşıldığı hayaller kurarak geliyorum ofise...
sonra başlıyorum çalışmaya :((
bu ara bir de diş tedavim başladı, hamilelik döneminde kalsiyum eksikliğinden herhalde kırılan dişlerim vardı, uzun zamandır ertelemiştim ama daha fazla dayanamadım ve tedaviye başladım, o yüzden hepten keyifsiz herşey, uzun sürecek bir tedavi gibi görünüyor, ne yediğim yemekten ne de kahveden tat alabiliyorum :((
hiç birşey yapmıyorum bu günlerde, bol bol okuyorum sürekli okuyorum, okudukça kafam karışıyor, bir taraftan domuz gribi haberleri bir taraftan GDO belası..
işin içinden çıkamıyorum, nasıl bir yere doğru ilerliyoruz diye iyice karamsar oluyorum..
tüm bunların arasında kuzum var, hızla büyüyen bir kıvırcık kuzum..
cır cır cır konuşan bu aralar, uykudan uyandığı gibi cümleler kurmaya başlayan ve her kurduğu cümle ile beni iyice şaşırtan bir cücenin annesiyim, hayatımın en keyifli günleri bunlar biliyorum ve tadını çıkartmaya çalışıyorum...
geçen sabah evden çıktığımızda ayaklarımızın dibinde gezinen bir kedi için
"kedinin karnı acıkmış mama arıyor galiba" dedim, ilk önce elindeki fıstığı vermeye çalıştı ama "yok kızım kediler fıstık yiyemez" dediğimde eğilip kedinin duyacağı mesafeden " kedi markette mama var" dedi :)))
işte böyle süprizlerle dolu hayatımız bu aralar, sürekli telefonlaşıp biliyor musun bugün ne dedi, hahahaa şu cümleyi kurdu, aaa nereden duymuş acaba dediğimiz o kadar çok şey oluyor ki, sürekli bizi şaşırtmaya devam ediyor..
seviyoruz biz bu çirkin bızdığı hemde çok......