22 Temmuz 2010 Perşembe

2. ve son etap

birde ikinci kısmı var tatilin, Ege'nin herşeyini çok seviyorum, ayrı bir huzuru olduğunu düşünüyorum, insanların rahatlığı, güler yüzü, sokakların cıvıltısı, kedilerin - köpeklerin yollarda size eşlik etmesi...

küçük bir sahil kasabalarından biri, ilk defa gittim Foça'ya, ama bayıldım, yaşabilirim orada bir ömür boyu belkide bıraksalar...

sabah saatlerinde başka bir güzelliği var gece geç saatlerde bambaşka, keşfedilecek o kadar çok şey var ki o küçücük yerde...

çok erken saatlerde balıktan dönen balıkçıları sahilde beklemek, daha tekneden inmeden tezgahlara gelmeden hemen orada satın almak, semt pazarına gitmek ve o güzelliklerin arasında kaybolmak, hayatımda yediğim en nefis midyeleri yemek, her zamam serin esen rüzgarında kahve yudumlamak, kuyrukta beklemekten nefret etmeme rağmen nefis dondurmaların hatrına her akşam dondurma kuyruğu beklemek Foça'nın en özet hali...

denizden çıkan taze balıklar, binbir çeşit yeşillik yanında nefis olacaktı eminim, limon almayı unuttuğumuz gün limon suyu zannedip limonata dökmeseydik eğer salataların - mezelerin üzerine :)










Dünün notu: sabah rüya görüyordu ve gülüyordu rüyasında, hemen arkasından uyandı..
"Anne rüya gördüm, bir kuş vardı yatağın yanında sonra yatağa geldi sonrada göbeğime geldi ve beni gıdıkladı" dedi... Dilâ'nın dillendirdiği ilk rüyası olarak kayıtlara geçsin...