8 Nisan 2010 Perşembe

hangisi..

Kahve ile aramda özel bir ilişki var, onsuz güne başlayamam, onsuz günü bitiremem.

İş yerinde ve evde kullanmak için fincanlarım vardır, onlardan başka fincanlarla içmem kahvemi, o fincanları bulaşık makinesine bile koymam çoğu zaman. Aradığım her an elimin altında olmaları gerekir çünkü. Genellikle içlerinde kahve vardır, boş görmek pek mümkün değildir. Aa bu kahve soğudu artık içememem demem, sıcak tercihimdir ama soğuk da olsa mutlaka dibini görmem gerekir fincanın.

Şekersiz içerim kahvemi başka türlüsünü düşünemiyorum bile, dışarıda kahve içmek için belli mekânlarım vardır onların dışındaki yerlerde asla kahve içmem.

Bazı sabahlar elimde kahve fincanıyla arabaya inerim, yol boyunca hem içer hem giderim, arka koltuktaki fincanları görünce eşim deliriyor ama yapacak bişey yok bu bir bağımlılık :)
Mutlaka kahve içmek için sebebim vardır, saat kaç olursa olsun yeter ki o anda kokusu gelsin burnuma kalkar yapar ve içerim.

Uyku problemim olmadığı için çok dert etmiyorum geç saatte içilen kahveyi, tek derdim selülit :(((
Onu da yaz yaklaşırken kremlerle masajlarla halletmeye çalışıyorum ama ben kahve içmeye devam ettikçe onlarda artmaya devam ediyorlar :((

Ama bu sabah farklı, bu sabah uyandım ofise geldim pencerenin önünde yolu ve yağmuru seyrettim ama canım kahve içmek istemedi.

Şu anda bu yazıyı yazarken kahve içiyor olsam da, şu anda aslında evde olmak istiyorum, pencerenin önündeki koltukta yağmuru izlemek, dizlerimde bir battaniye ile kremalı domates çorbası içmek istiyorum…