7 Eylül 2009 Pazartesi

bızdığım

pazartesi bu kadar sıkıcı olunca, bir an önce vaktin geçmesini bekleyince, okunacak herşey okunmuşken ve saat henüz 16:00 bile olmamışken, fotoğraflarımın arasında buldum kendimi.

daha iyi hissettiren tabikii yanında olmak ama, uzaktayken en iyi hissettiren fotoğrafların arasında dolaşmak ve hayaller kurmak...

bızdığımsın sen benim, inatçı, sevgi böcüğü, şimdilik anneci, dede delisi, çuku çuku diye bütün günü geçirebilen (çikolata), herşeyi dilinin döndüğünce söylemeye çalışan, acilarrr diye diye deli gibi dans eden (Ajda Pekkan-Resim), uyurken ve uyandığın gibi oku (kitap) isteyen, bıcı bıcıya bayılan ve hep suyun altında olmak isteyen....

uzar gider bu liste, her geçen gün sıfatlarına yenilerini ekleyip, beni şaşırtmaya devam eden kara kıvırcığımsın....

Hiç yorum yok: